Virüs ve Biz
Virüs ve Biz
Ülkemizde de var olduğu açıklanan Corona virüsü, diğer adıyla
Covid-19 hakkında herkes pek çok paylaşım yaptı. Tedbirleri anlatan, virüsün
biyolojisinden bahseden ve panikle eve alışveriş yapan bireyler gördük. Biz de istedik ki sükunetimizi koruyarak da tedbir alındığını
yazalım..
Dikkat çekilmesini istediğimiz bir husus var ki o da: bu virüs sayesinde insanın
ne kadar aciz bir varlık olduğunu görmüş olduk. "Teknolojide ilerdeyiz,
uzaylara çıkıyoruz" diyen ülkeler de bile henüz aşı ve ilaç bulunamadı. Ve
altını çizmek istediğimiz bir başka husus da aynı ortamda olup virüse yakalananlar
da oldu sağlıklı kalanlar da, virüsten ölenler de oldu sağ kalan iyileşenler
de.. Burada Allah'ın takdirini ve onun "OL" demesinin hikmetlerini görüyoruz. Bizler inanmış
insanlar olarak Allah'a teslim olmayı ne yazık ki bu aralar her konuda çokça
unutmuş durumdayız. Ders çalıştıktan sonra başarılı olmayınca da kendimize
kızıyoruz, okullarda okuyup seminerlere katılıp CV'mizi doldurup iş bulamayınca
da isyan ediyoruz, hasta olmamak için tedbir alıp hasta olunca da küplere
biniyoruz. Sıkıntı hep aynı.. Eğer tedbir almadıysak kızabiliriz kendimize,
tedbir almadıysak ağlayabiliriz halimize... Ancak biz alınacak tedbirleri
aldıktan sonra bile başımıza bir şey gelince isyan edebiliyoruz. Bu hallere
düşmekten Allah'a sığınırız..
Kafamızda
büyüttüğümüz ya da çok sıkıntı ettiğimiz her şeyle sınandığımızı imtihana tabii
tutulduğumuzu unutmayalım. Bu konuda da tedbir ve sükunet bizi inşaAllah koruyacaktır.
Peki bu
kıyamet alameti mi.. Olabilir ama olmayadabilir. :) Bu virüsten sırf
kıyamet alameti olduğu için çekinenlere şunu hatırlatalım ki şuan zaten pek çok
alameti yaşıyoruz. Müslümanların birbirleriyle savaşması , günahların aşikar işlenmesi,
toplu ölümlerin olması vs. Hatta Nasa'nın geçenlerde yaptığı bir açıklama da
dünyanın manyetik kutbunun kaydığını yakın bir zamanda kuzeyin güney, doğunun
batı olacağı açıklandı. Tabi bu yakınlık nasıl bir zaman bilemiyoruz. Ancak biz
Efendimizin bahsettiği alametlerden biliyoruz ki güneşin batıdan doğması büyük
kıyamet alameti. Ancak sorun bu değil. Sorun şu ki kıyamet kopmadan da
ölebiliriz , önemli olan kendi küçük kıyametimiz olan ölümümüze hazırlanmak.
Yani virüsten sırf bu nedenle panik olmayalım.
Biz
aşağıya bu virüs hakkındaki tedbirleri yazacağız. Bu tedbirlere dikkat
edildikten sonra takdir Allah'ındır. Şunu da unutmayalım eğer ölümümüzün sebebi
bu virüs ise zaten yapacak bir şey yok. "Nerede
olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile."
(Nisâ Sûresi 78) Ve emin olalım ki bu virüs kadar önemli, bu virüs kadar
tehlikeli başka şeylerde var bu dünyada. Hepsine zaten böyle hassasiyet
gösterebilseydik ne maddi ne manevi anlamda bazı şeyleri yaşamıyor olurduk...
Rabbim uyanık bir ümmet olmayı nasip etsin.
Tedbir olarak neler yapmalıyız?
Tüm
tedbirlerden önce sakin olmak en önemlisi. Panik yaşamak doğru ve düzenli
tedbir almamızı engeller. Panik havası ile kendimizi her şeyden soyutlamak
psikolojik olarak bizim için sağlıksız bir durumdur. Özellikle ebeveyn ve öğretmenlerin
çocuklara bu durumu sakin bir şekilde anlatmaları çok önemlidir. Yaşlı
bireylere karşı da aynı çocuklara davranıldığı gibi hassas olunması lazım.
Onların da artık çocuklar gibi olduğu, panik olabilecekleri unutulmamalıdır. Süreç
devam ediyor. Sadece artık daha dikkatli ve daha temiz olmamız gerekiyor.Sükunetimizi
koruduktan sonra artık tedbirlere başlayabiliriz:
1. Su
damlacıkları ile bulaşma riski olduğu için yapılacak en ciddi ve önemi önlem
tabii ki de temizlik. Ellerimizle her yere dokunmamaya dikkat etmeliyiz. Mecbur
kalıp dokunduysak da mutlaka yüz ağız burun çevremize sürmeden yıkamamız
gerekmekte. Şuan uzmanlar sık aralıklarla ve sabunla ellerin yıkanması gerektiğini
söylüyorlar. (En az 20 saniye sürmeli yıkama)
2. El
yıkayacak bir ortam bulamadıysak dezenfektan kullanmakta da fayda var.(ellerimizi
yıkayana kadar)
3. Herkesle
sarılmamak hatta tokalaşmamak dikkat edilmesi gereken diğer bir husus.
Özellikle bizler sarılmayı çok seven, bunun sevgi dili olduğunu bilen bir
millet olarak en çok bunda zorlanacağız ama en azından dışarıdan geldikten
sonra ellerimizi yüzümüzü yıkamadan, kıyafetlerimizi değiştirmeden birileriyle
sarılmamalıyız. (Özellikle çocuklarla)
4. En
çok alınan önlem olarak maskeyi görüyoruz. Evet maske bir nebze de olsa
koruyuculuk sağlar. Ancak kesin çözüm değildir. Kirlenildiği hissedildiği an
değiştirilmelidir. Maskede de bakterilerin ürediği unutulmamalıdır. Sağlıklı
kişilerdense hasta kişilerin maske ile dolanması su damlacıklarının etrafa yayılmasını
önler.
5. Aksırıp
öksürdükçe bir mendille ağzı kapatmak gereklidir.
6.
Kendini hasta, yorgun, halsiz hissedenlerin evde istirahat etmesi daha
uygundur. Gribal enfeksiyon geçirenlerin bu süreçte dışarı çıkmaması,
çocukların bu dönmede evde olmaları daha önemlidir. (Grip olan çocukların)
7.
Mümkün olduğunca kalabalığa çıkılmamalı, eve gelince mutlaka el yüz beden
temizliği yapılmalıdır.
8.Hasta
kişilerle arada mutlaka mesafe olmalıdır. (En az 1m.)
9. Aksırma
ve öksürme sonrası eller hiçbir nesneye sürülmeden yıkanmalıdır. Bulgu olmasa
bile virüs taşıma şüphesi olabilir.
10.
Toplu ortamlarda bulunmak gerekiyorsa eldiven kullanımı işleri kolaylaştırabilir.
11. Ev,
eşya, kıyafet, iş yeri , okul, masa vb nesnelerin temizliğine de dikkat etmek
gerekiyor.
12.
Mümkün olduğunca yurt dışına çıkmamak şuan için en önemli önlemlerden biri.
Yurtdışından gelen birinin de 14 gün evinden çıkmaması gerekiyor.
13.
Bulunulan yerlerin, kapalı alanların sık aralıklarla havalandırılması
gerekmekte.
Virüse
karşı tuzlu su ile ve sirke ile ağız ve burun temizliğinin yapılmasının etkili
olduğunu söyleyenler de var alakası olmadığını söyleyenler de var. Ancak biz biliyoruz ki sirke şifadır. Efendimizin
sirke ile ilgili hadisi şerifi var. Herhangi bir enfeksiyonel rahatsızlıkta da
mikropları öldürmesi açısından çok etkili. O nedenle içilebilir, ağız burun
temizliği yapabilir , hatta suya katılıp ev temizlenebilir. Tuzlu suyla da
gargara yapmakta da zarar yoktur. Elleri dirseklere kadar yıkama, ağız ve burun
çalkalama tavsiyelerine bakarsak İslam dinini ve abdestin önemini de bir kez
daha görürüz.
Ayrıca
sadece öksüren ya da bir anda aksıran birine linç uygular gibi virüslü muamelesi
yapmak da hiç doğru olmayan bir yaklaşım. Bunlara da dikkat etmemiz gerekiyor. Lütfen nazik, hassas ,dikkatli ve sakin olalım. Unutmamalıyız ki
virüsler her zaman vardı, adları farklıydı. Vebalar bulaşıcı hastalıklar
insanlığın var olmasından beri değişerek yaşandılar. Efendimizin vebalı hastalıklarda
orayı karantinaya alınması tedbirini görüyoruz 1400 yıl önceden. Hz. Ömer'in
gitmesi gereken bir şehirde bir veba olduğunu duyunca geri dönmesiyle oradakilerin "Allah'ın
kaderinden mi kaçıyorsun" demeleri üzerine gelip Efendimize danışması ve
Efendimiz'in bu hadisini görüyoruz: "Bir
yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz.
Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa, oradan da
çıkmayınız." (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 100) .Demek ki biz tedbir
alıp sonra gönül rahatlığı ile Allaha teslim olacağız. “Tâun hastalığı, Allah Teâlâ’nın dilediği kimseleri kendisiyle
cezalandırdığı bir çeşit azaptı. Allah onu mü’minler için rahmet kıldı. Bu
sebeple tâuna yakalanmış bir kul, başına gelene sabrederek ve ecrini Allah’tan
bekleyerek bulunduğu yerde ikâmete devam eder ve başına ancak Allah ne takdir
etmişse onun geleceğini bilirse, kendisine şehit sevabı verilir.” (Buhârî, Tıb
31; Ayrıca bk. Buhârî, Enbiyâ 54; Kader 15; Müslim, Selâm 92-95) Taun hastalığı
o zamanın bulaşıcı bir hastalığı idi. Her hastalığın günahlarımıza kaffaret olacağı
müjdesini veriyor Efendimiz. “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-barasi
ve’l-cünûni ve’l-cüzâmi ve seyyii’l-eskâm: Allahım! Alaca hastalığından, akıl
rahatsızlığından, cüzzâm illetinden ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.”
(Ebû Dâvûd, Vitir 32. Ayrıca bk. Nesâî, İstiâze 36). Bu duayı şuan
dilimizden düşürmemeliyiz. (Cüzzam yerine corona diyebilirsiniz:) )
Allah
dostları afet ve sıkıntı dönemlerinde "Kafirun ve İhlas" surelerini
çok okumayı hatta sünnet namazlarında hep "İhlas ve Kafirun" surelerini
okumayı öğütlemişlerdir. Yasin suresi hakkında da Efedimizin "hastaya şifa,
ölüye rahmettir" hadisini biliyoruz. Ve yine Allah dostları böyle zamanlarda
çokca tevbe istiğfar ve salavat çekilmesini öğütlemişlerdir. Hem maddi hem
manevi bu tedbirlerden sonra sırtımızı güven ve huzurla Yüce Rabbimize
dayayalım.. Rabbim yardımcımız olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder