SAHİP OLAMADIKLARIMIZ BİZİM İÇİN NİMETSE…
"Savaş, hoşunuza gitmemekle birlikte üzerinize farz kılındı.
Bir şeyden hoşlanmadığınız halde o sizin
iyiliğinize olabilir. Bir şeyi de sevdiğiniz halde o sizin için kötü olabilir.
Allah bilir, siz bilemezsiniz (Bakara 216)."
Sevgili okurlarımız bu ay sizinle SÖĞÜT AĞACI filmi üzerine
tefekkürlerimizi içeren bir yazı paylaşmayı arzu ettik.
İran sinemasının önemli eserleri arasında yer alan film
2005 yılı Mecid Mecidi yapımı.
Filmin konusu kısaca şöyle, 8 yaşında görme yetisini
kaybeden Yusuf, 46 yaşında edebiyat profesörüdür. Allah’a, her gün tekrar
görmek için dua ve aslında farkında olduğu bazı nimetler içinse şükür
halindedir. Onun dünyadaki cenneti, okudukları-yazdıklarından oluşan
kütüphanesinin olduğu, en büyük yardımcıları karısı Rüya ve küçük kızı Meryem
ile yaşadığı evinden ibarettir. Karısını “Bir de meleklerin yalnızca cennette
olduklarını söylerlerdi” diye tanımlar.
Bir gün Paris’te tekrar görme umudu doğar ve Yusuf
geçirdiği ameliyat sonrası tekrar görmeye başlar. Sonrasında, dualar gerçek
olmuştur olmasına ama açılan gözün karşısında, kör bir hayalperestlik baskın
çıkar. Karısı artık bir melek değildir onun gözünde! Ve lütuf, nankörlüğe
dönüşür…
Film, kendisini çok seven bir aile, zenginlik ve makam gibi
çeşitli nimetlerle donatılmış fakat yalnızca görme yetisi bulunmayan bir
adamın, her gün dualar ederek arzu ettiği görme yetisine kavuştuktan sonra
yaşadığı hezeyanı anlatıyor. İzleme zevkinizi kaçırmamak adına ayrıntıya
girmiyoruz ama verilen lütfun nasıl cezaya dönüştüğünü gözler önüne seriyor
film.
Bir grup güzel yürekli arkadaşımızla tefsir çalışma gayreti
içerisinde bulunuyoruz şuan. Kur’an-ı Kerim önüne diz çöküp onunla vakit
geçirmeye çalışıyoruz. Anlamak gibi bir iddianın çok uzağında bulunduğumuzu
çalıştıkça gördüğümüzden bu şekilde ifade etmeyi uygun gördük. Şuan Nisa Suresi
ayetleri üzerinde tefekkür ediyoruz. Ayetler sarmal gibi birbiri içerisine
geçmiş durumda. Kadın erkek ilişkileri, hak, hukuk, adalet, yetim kavramları
içerinden geçerek insanın kendi arzu ve isteklerini İlah edinmesiyle şirke
nasıl düştüğünü ve yaşadığı hezeyanı görüyoruz ayetlerde şuan. Bu bölümlere
geldiğimizde daha öncesinde izlediğimiz bu filmi hatırladık. İnsanın şükür
halinden çıkarak kendisine verilen bunca nimeti görmezden gelip elinde olmayanı
istemesi, hakkı olmayanı talep etmesi sonucu içinden çıkılması zor yerlere
girişini izliyoruz beraber.
Gelin hep birlikte kendi içimize bakalım hangi nimetlere
sahibiz. Biz de olanlar neler, olmadığını düşündüğümüz şeyler neler…
Bakalım ve tefekkür edelim. İstediğimiz şeylere karşı
nerede duruyoruz. Şükür halinde miyiz yoksa Rabbin bize verdiğine tam ve gönül
hoşnutluğu ile kabul halinde miyiz ayette ifade edildiği gibi. Kendimizi
izleyelim oturup sakince.
Filmi izlediğinizde göreceksiniz gözleri açılan Yusuf’ un
bundan sonra kendi tercihleriyle yaşamak istediğini anlatırken bakın gözlerinin
içine kimi görüyorsunuz.
Belki de bizde olmayanı isteyen kendimizi görürüz.
Ya
bizde olmayan bizim için daha hayırlı ise, kendi irademiz ile yapacağımız
seçimler bizi çok daha kötü bir tarafa doğru çekecekse…
Rabbimiz bilir biz bilmeyiz…
"Ey
iman edenler, Allah’a, peygamberine indirdiği kitaba, daha önce indirdiği
kitaplara da iman edin!..." (Nisa 136)
İman edenlerin tekrar iman etmeye çağırıldığı tek yer olan
Nisa 136’daki gibi tekrar gönülden yeniden iman etmek nasib olsun inşallah.
Selametle efendim…
İyi seyirler…
Yorumlar
Yorum Gönder