Benim Hikayem - 1 : Allah'ın Emri, Benim Seçimimle Başımın Üstünde Yerin Var

Tesettüre girmek, kapanmak, başını örtmek...
Herkes başka bir şekilde anlatır bu yoldaki hikayesini. 
İstedim ki bende yazayım. Tüyleri diken diken edecek, bol aydınlanmalı hikayem olmasa da benim hikayem de bana göre değerli. :)

7.sınıftayım. O yaz okul bitiminde kapanma kararı aldım. Her yaz deneme çekimleri yapıyordum ama bu defa kapanacağım ve bu son olacak kararı aldım. Bizde herkes kapalı; aile, akraba, yakın çevre... Ama oturduğumuz mevki, arkadaş çevrem çok da öyle değillerdi. İçimde heves var ama tabii hayırlı bir karar alacağım için şeytan her zamanki gibi iş başında. "Daha erken, arkadaşların ne der, kısıtlanacaksın" gibi pek çok şey... Sonra annemle babama dedim ki "ben bu yaz kapanacağım." Babam imam.  Annem de hoca kızı. Normal şartlarda herkes "geç bile kaldın, hah aferin" gibi cümleler duymamı bekleyebilirdi. Ama babam dedi ki "Kuran da tesettürle ilgili ayetleri bul oku, ilmihalden kitaplardan iyice oku öğrenerek kapan." Annemde dedi ki "bu oyuncak değil ibadet için yapacaksan Allah rızası için yapacaksan yap. Açılayım kapanayım yapamazsın, kararını iyice düşün ver." Açık konuşmak gerekirse şaşırdım. 7. sınıf çocuğu olarak özellikle benim ailemde bu kararın madalyalarla karşılanacağını beklerken bu cümlelere şaşırdım. Tabi olgunlaşmam tamamlandıktan sonra diyorum ki vay be ne de güzel ailem varmış. Bana kararımın ne kadar arkasındayım, doğruluğunu ne kadar biliyorum, onu taşımaya hazır mıyım onu öğrettiler. Bende gerçekten okudum, düşündüm, taşındım. Kararımdan caymadım daha da bağlandım. Kapalı ilk dışarı çıkışımda değişik bir heyecan vardı içimde. Ve inanılmaz güvende hissettim. En önemlisi bunu yapmama tek neden Allah rızası olduğu için anlatılmaz bir huzur vardı içimde. O gün mahalleden bir kaç arkadaşımla karşılaştım. "Sen şimdi bisiklete binmeyecek misin, bizimle oynamayacak mısın" gibi sorular sordular. İşin aslı o kadar detay düşünmemiştim. Gerçekten, ne yapacaktım.?Çünkü mahallede benden büyük erkekler de vardı. Benim madem günah çağım geldi, ibadetlerime dikkat edeyim dedim, üstüne tesettürü tercih ettim artık davranışlarıma da ölçü koymak zorundaydım. Beni bilen bilir biraz çılgın ve hareketli bir yanım olduğu için bağırarak çağırarak oynayayım, zıplayayım hoplayayım, herkese laf atayım böyle bir tip :) Ama şimdi başörtülü olunca, başındaki emanet oluyor. Sanki yaptığım yanlış bir davranış yüzünden "gördün mü kapalılar neler yapıyor" derlerse hepsinin vebalini alırım, hepsini lekelerim diye korku da bastı. Ben de artık oynamaya çıksam da çılgınlıklarımı helal ortamlara saklama kararı aldım. (Buraya bir parantez açmak istiyorum. Bazı insanlar "aaa bak çocukluğunu yaşamamış" vesaire diye düşünmesinler. Gayet fazlaca oynadım eğlendim öyle büyüdüm. Hem ergenliğe girer girmez kapanan kızlara "çocuk olarak kalsaydın" diyenler neden küçük yaşta şarkıcı olup kadın haline bürünenlere de aynı şekilde tepki göstermiyorlar. Onunki kendi kararı, geleceği ise bu da kapanan kişinin kararı öyle değil mi?)
Kapanmam sonrasında benimle arkadaşlarımdan bir kısmı küstü. Yani kendileri öyle söylediler. Kapandığım için benimle konuşmayacaklarını ve oynamayacaklarını söylediler. E malum o yaş civarı yeni ergenliğe girmiş bir çocuk olarak üzüldüm. Bir de ben arkadaş manyağı bir tip olduğum için ne oluyor ne yaptım size triplerine girdim. Eminim onların da öğreteni aileler, yoksa o yaşlarda bir çocuk niye arkadaşı kapanınca onunla oynamasın ki? Derken yaz tatili bitti. Bizim ilkokulumuz bize çok yakındı. Okula gidene kadar başımı örteyim, kapıda açarım dedim ama ya oradaki arkadaşlarım da görürse ya onlar da arkadaş olmazlarsa diye bir ay bocaladığımı hatırlıyorum. Hatta hafta sonları okulun önünden geçerken eğer hafta sonu kursuna gelen arkadaşlarım varsa beni okulun bahçesinde görmesinler diye koşarak oradan geçtiğimi de hatırlıyorum. Ve hatta okulun önünde başımı açtığımda ağladığımı da hatırlıyorum. Oradaki duygularımı da şuan yazarken tekrar yaşadım. Beni olduğum gibi kabullenmedikleri, kararıma saygı göstermedikleri ve beni ikilemde bıraktıkları için bunu yapanlara içten içe kırgın ve kızgındım ama kendime de kızgındım: Bir karar aldıysam dik durmalıyım neden çekincelerim var? Ben Allah için yapmadım mı? diye. 
Okuldan samimi olduğum arkadaşlarıma söyledim, şaşırdılar. Hatta bir arkadaşımıza oturmaya gittiğimde kapalı gittiğim için değişik olmuşlardı ama tabii ki saygılı arkadaşlarım da vardı. Okulumuzdan bir arkadaşımızın annesi tiyatrocuydu, bizi bir oyuna hazırlamıştı. Ben de kardeşimle tiyatrodaydım. Zaten tiyatro, dans, halk oyunu, şarkı, türkü olsun bana.Yeteneğim Allah vergisi bir de seviyorum.  :) Neyse benim kapandığımı öğrendi tiyatro hocamız. Beni tuttu "annenle baban sana bunu zorla yaptı biliyorum korkma bana söyleyebilirsin. Ben gidip konuşacağım, ben seni tiyatrocu yapacaktım sanatçı olacaktın, yeteneğini yediler" gibi şeyler dedi. Dedim ki "annemle babam zorla yapmadı hatta iyice düşün dediler." Yok, kadını ikna edemedim. Geldi bizim eve. Annemle babamı sanrım yaşlı hacı hoca tipli bir şey bekliyordu. Konuştuğunda sanki cahil adamlarla konuşacakmış edasıyla gelmişti ama eve girince ve konuşmaya başlayınca gerçekten ne kadar şaşırdığı belli oluyordu.  Annemle babamın konuşmasına ikna oldu. Hatta hocanın yanında da dediler. "Biz doğruyu deriz kendi hayatı ne seçerse seçer biz sadece uyarabiliriz, zorla yaptıramayız" diye. İkna oldu ve çıktı. İlkokulda annem bizim velimiz olmamıştı. Çünkü kapalılık ve pardösü bile onlara çok gelirken annem de bir de peçe var. Yani ağız kısmını da kapatıyor. Okula sokmadılar, laf attılar. Oy kullanmaya da aynı okula gidiyorduk nasıl bağırıyorlardı.
Lisede Anadolu Kız Meslek Lisesindeydim. Herkes kızdı. Hocalarımızın çoğu da kadındı.  Okula kapalı girmek yasak tabii ki. Kapıda başımızı açarken çok öğretmenden azar yedik. Hatta Sıhhiye'de okul kapısından köprüye kadar beni kovalayan bir öğretmen hatırlıyorum. Zaten içeri öyle giremiyoruz, okulun iç kapısında izin vermiyorlar, yetmedi dışında da izin vermiyorlar. Gerçekten bizi sıkıntıya soktular. Lise 1'de okula farklı kulüpler gelmişti ben halkoyunu seçmiştim. Okul içi gösteriler yaptık ailelerimize arkadaşlara falan. Sene sonu yeteneklileri seçip ek gösterilere götürmek istedi hocamız. Şehir içi , şehir dışı gösteriler... O hocamıza da "ben kapalıyım hani okul içindeki kulüp tamam ama okul dışı olmaz" dediğimde kızmıştı hatta sen kaybettin edasıyla davranmıştı. Bunları yaşayınca üzülmedim mi? Üzüldüm.  Çünkü dediğim gibi halk oyunu, tiyatro ve dansa karşı gerçekten zaafım var. Ama kapalı bile oynasam vücut hareket edecek, uzuvlar belli olacak, belki yanında erkek olacak; bunlar tesettüre uygun olmuyor. Üzülüyordum ama Allah için vazgeçmek de içime inanılmaz bir huzur veriyordu ve hala öle.  Allah nasip ederse inşaAllah ben bu istekleri cennete saklıyorum. :)
Üniversite 1. sınıfta iki hocamız hariç diğerleri serbest bırakıyordu. O iki hocada güya devlet serbest dememiş başlarına iş alırlarmış diye bahane sunuyordu. Maalesef o iki derste açıp diğer derse geçerken kapatıyorduk. Çok şükür ikinci dönemde bire indi bu. İkinci sınıfta da hiç kalmadı. Ben o zaman bile o kadar değişik hissettim başörtüsüyle, asla, hiç bir yere alınamayanlar ne yaptılar ne yaşadılar, gerçekten onların vebalini nasıl verecekler bilemiyorum...
 Bir gün metroda bağırmalı küfürlü sözlü bir şiddete maruz kaldık. Anneme dedim ki büyüyeyim hepsinin dersini vereceğim. Üzerime küfür ederek yürüyen adamları, durakta yanımda durup başörtüme hakaret eden insanları hatırlıyorum. Gerçekten bunca düşmanlık, bunca saygısızlık, bu kadar nefret nasıl olabilir bilemiyorum. Kalplerinde bu kadar kötü duygular besledikleri için onlara gerçekten üzülüyorum. Ön yargılar çok ve başörtüyü kötüye kullananlar yüzünden toplu zan yapanlar çok. Gerçekten üniversite zamanına kadar bu şiddetlere maruz kaldık. Ama biz başka bir nedenle değil, Allah rızası ve O'nun emri ile kapandığımız için "öcü" diye tabir ettikleri insanları (bizleri) tanıdıktan sonra ne kadar büyük hata yaptıklarını anladılar, anlıyorlar, anlayacaklar. 
Bir anımı daha paylaşmak istiyorum:
En küçük kardeşimi mahallemizin parkına götürdüm. 8.sınıfın yaz tatiliydi kapanalı 1 sene olmuş. O arkadaşlarıyla oynarken bende kitap okuyorum bankta oturdum. Bir kadın geldi yanıma. Başı kapalı, bonesiz önünü kurdele yapıp kapatanlardan. Döndü bana "kaç yaşındasın, okuyor musun, niye kapandın" gibi bir sürü soru sordu sonra "seni protesto ediyorum" dedi ve açtı başını. Bakakaldım. Koskoca kadınsın sen 8. sınıf öğrencisini protesto ederek başını açtın. O daha çocuk sayılır o ondan ne anlasın ve senin eline ne geçti. Sonra baya azarlar bir tarzda "Atatürk kılık kıyafet inkılabı getirdi" dedi. Bende dedim ki (ergen aklımın alabildiği kadarıyla) "bir müftü, bir imam dışarıda cübbeyle dolaşmasın diye geldi o iyi araştırın. Ayrıca Atatürk'ün arkadaşlarının hanımları bile uzun bir süre açmadılar başlarını, hatta ölene kadar açmayanlar da oldu lütfen iyi araştırın " dedim. "Hem kılık kıyafet özgürlük değil mi bu benim kararım benim hayatım ben bunu tercih ediyorum." dedim. Kadında "beyninizi yıkıyorlar" diyip gitti. Düşündüm sonra beyin yıkamak derken kim kiminkini yıkıyor acaba ne kadar eksik yanlış bilgilerle yargılayabiliyoruz başkalarını. 
Allah'ın emri olduğu için ibadet hükmünde, o niyetle kapanmışların, başka amaç güderek kapanan hemcinslerimiz nedeniyle sıkıntı yaşamaları, hatta tüm kapalılara ve İslam'a kötü sözler söylenmesi gerçekten içimi acıtıyor. Annem hep derki "aynaya baktığınızda bana yakışmış mı diye örtmeyin ne kadar kapatmışım, belli olan bir yerim var mı diye örtün." Buna dikkat etmek nasip olsun. Ve tesettürün davranışlarımıza, hal hareket söz ve duruşumuza da etkili olduğunu unutmamak nasip olsun.
 Kulluk sabır ister, emek ister, sınırlılık ister, ibadet ister ama kul olmak, teslim olmak, bir şeyleri Allah için bırakmak gerçekten çok güzel.  O huzur anlatılamaz. Davranışların sınırlanması bile muaazam güzellik. Kolay kılsın Rabbim. Rabbim bizden tesettürümüzü ibadet hükmünde saysın, kabul etsin, razı olsun, güzel örnek olmayı, rızasına uygun taşıyabilmeyi nasip etsin. Rabbim ömrümüz boyunca kendimizi düzeltip, rızasına uygun yola sokup öyle ömrümüzün sonlanmasını nasip etsin inşaAllah.

Yorumlar

  1. Allah anne babanızdan razı olsun:) sizin de ömür boyu ayaklarınızı islam üzere sabit kılsın. Allah için vazgeçmenin lezzeti gerçekten tarif edilemez elhamdulillah...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu (K.S.)

Boykot'a nereden başlasak?

Bir Kitap: Dokuz Yüz Katlı İnsan