Bir İnsan : Ahmet Muhtar Büyükçınar
Bu ayki yazımızda ibretlik bir yaşam öyküsüne sahip; alim, gönül dostu merhum Ahmet Muhtar Büyükçınar’ı anlamaya ve anlatmaya niyet ettik.
1920 yılında Gaziantep’de dünyaya gelen Ahmet Muhtar Büyükçınar çok küçük yaşta annesini kaybeder . Sevgisini göstermeyen bir baba ve üvey annesi dolayısıyla zor bir çocukluk geçirir. Öyle ki öğrencilerinin ısrarı ile kendi hayatını kaleme aldığı hatıratı, Hayatımın İbret Aynası kitabında çocukluk dönemini okurken bu zorluklara şahit oluyoruz. Buna rağmen 4 yaşında okumaya 5 yaşında ise Kuran-ı Kerim okumaya başlar. 6 yaşında ise çalışmaya başlayıp dokumacılık yapar. Sabah erkenden ağır işler ile hemhal olması, bunca sorumluluğu omuzlarında taşıması elbette o yaşta bir çocuk için çok ağır olur. Daha sonra bekçilik, marangozluk ve hamallık da yapar.
10 yaşında ise Gaziantep’de Hacı Nasır Cami imamı Hafız Tevfik Efendi’ den baskı ve zulme rağmen Kuran-ı Kerim dersi almaya başlar. Ancak Hafız Tevfik Efendi’nin bu dersi vermek için Ahmet Muhtar Büyükçınar’a belirli şartlar öngörür ve ona şöyle söyler:
‘’Her türlü tehlikeyi göze alarak seni okutacağım. Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra başka ilimler de okutacağım. Üç şartım var. Bunları kabul eder, yerine getirmeye söz verirsen seni okuturum; yoksa boşuna ısrar etme. Bir de benden ders aldığın ikimizin arasında kalacak. Şartlarımdan birincisi, ben seni ücret almadan, karşılık beklemeden Allah rızası için okutacağım. Sen de senden okumak isteyenlere hiçbir karşılık beklemeden, muhtaç dahi olsan ücret almadan okutacaksın; çünkü Kur’an’ı okumak ibadet olduğu gibi, okutmak da ibadettir. İbadet ise para ile alınmaz, satılmaz. Sırf Allah rızası için karşılık beklemeden yapılır. İkincisi, okuyup anladıklarını mutlaka uygulayacaksın. Okuduklarını sadece öğrenmek için değil, uygulamak ve yaşamak için okuyacaksın. Yaşanmayan kuru bilgi, çürük ceviz gibi ya da sofraya koyup da yemediğin yemek gibidir. Hiçbir yararı olmaz. Üçüncü şartım, ömrünün sonuna kadar namahremden sakınacaksın. Hiçbir kadına ve kıza kem gözle bakmayacaksın.”
Bu şartları hiç düşünmeden kabul eder ve Kuran-ı Kerim eğitimine başlar.

Aile içindeki nedenlerden dolayı 17 yaşında evden ayrılmaya karar verir ve bu hayatının dönüm noktası olur. İçindeki Kuran-ı Kerim ve ilim aşkı onu Halep ve Şam’a götürür. Sonrasında Türkiye ‘ye dönüp askerlik görevini tamamlar. Daha sonra ilim hayatına devam eder ve Kahire’de El Ezher Üniversitesin’e gider. Burada çok değerli isimlerden 12 yıl eğitim alır. Hayatına "Ya İlim Ya Ölüm" düsturu ile devam eder. Mısır’dan İstanbul’a geldiği bir vakit Fatma Hanım ile evlenir. Evlendikten sonra 5 yıl daha Mısır’da yaşamaya devam eder.

1962 yılında memleketinde eğitim vermek için Türkiye’ye dönüş yapar ancak o dönemki siyasi ve kültürel olaylar dolayısıyla El Ezher diploması Türkiye’de kabul edilmez ve bu yüzden resmi bir görev alamaz. Büyükçınar Hoca buna rağmen umudunu yitirmez, kendi imkânları doğrultusunda ve Hafız Tevfik Hocasının ona koyduğu şartları da düstur edinerek öğrencilerine ücretsiz dersler verir, talebe yetiştirmeye devam eder.
Bir ilim adamı olarak öğrencilerine ve ilmine vakit ayırsa da ailesini hiçbir zaman ihmal etmez. Geçimini ise dokumacılık ve baklavacılık yaparak kazanır. Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın ilmî çalışmalarının yanı sıra bilinmeyen taraflarından bir tanesi Türkiye’de sayılı baklava ustalarından biri olmasıdır.
Hocaefendi 1977-1995 yılları arası Gaziantep’te yaptığı imamlık görevi sonrası 1995 yılında emekli olur. Emekli olduktan sonra Yalova Esenköy’deki evinde talebeleriyle birlikte hayatını adamış olduğu İslam davasına hizmette bulunmaya devam eder. 93 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuşur.Ahmet Muhtar Büyükçınar geriye birçok kıymetli eser bırakmıştır.
Hatıratlar, değerli insanların hayatlarına ışık tutarak bizlere bu hayatların hikmetlerine mazhar olabilme imkanı veren eserlerdir. Hayatımın İbret Aynası kitabı da otobiyografik özellikler gösteren son derece sürükleyici bir hatırat özelliği taşıyor. Hatta öyle ki iki ciltten oluşan eseri okurken bir roman okuyormuş hissine kapılıyorsunuz.
Cenab-ı Hak bizlere, hocaefendinin hayatından ibret alabilmeyi, onun Kuran-ı Kerim aşkını ve İslam davasına olan hizmetlerini idrak edip hayatımıza uygulayabilmeyi nasip etsin.
Kaynakça :
Yorumlar
Yorum Gönder