Hoş geldin ya şehr-i Ramazan!

Elhamdulillah, Rabbimiz bizleri Ramazan'a ulaştırdı.

Ümmetin her bir parçası, Ramazan'a bambaşka hallerde giriyoruz: kimimiz bu sene Ramazan ayını daha feyizli geçirmeyi umarak, kimimiz ilk orucunu tutmanın heyecanını yaşayarak, kimimiz vatanından uzaklarda, muhacir olarak, kimimiz şehid olarak...

Herkes başka bir derdin başka bir hayatın ucundan tutmuştu Ramazan'a kadar. Yine o ucundan tuttuğumuz yaşamları sürdüreceğiz elbet ama bir fark olacak. Bir Müslüman olduğumuzu iyice kanıksayacağız ister istemez bu ayda. Ezanlar daha net duyulacak, Kuran aslında günlük hayatımızda hak ettiği yeri en azından bu ay bulacak inşallah.

Fakat belirgin bir değişiklik de cereyan ediyor her geçtiğimiz Ramazan. Artık Müslüman olmamıza rağmen, Bakara 185. ayette değinilen hasta-yolcu olma şartını bile sağlamadığımız halde orucu terk ediyoruz. Hava sıcak, ben dayanamıyorum, kan şekerim düşüyor gibi sözleri gittikçe sık duyduğumuz gibi, bazen bir mazeret bile uydurma gereği duymuyoruz. Sokaklar, şehirler, kendisine özel hazırlanmış ışıklandırmalar ve süslere rağmen gittikçe Ramazan ayından uzaklaşıyor. Oruçlu bir kişi sokakta yürürken bin bir türlü haramın içine giriyor, sigara dumanlarıyla savaşıyor, hatta nefsini gıdıklayan güzel yemek kokuları sokakları doldurabiliyor yer yer. Gözünüzün içine baka baka çayını, kahvesini yudumlayanlara karşı su-i zanda bulunmamaya çalışarak şehir merkezinin bir ucundan bir ucuna gitmek gerçek bir mücadele halini alıyor.

Bizim de bu ortamda orucumuzu ve kendimizi korumak için yapmamız gereken şeyler var elbette. Mesela, gıybetten kat'i surette uzak durmak. Ağzımızdan çıkan her söze dikkat kesilmek, kırıcı, dökücü, kötü sözlerin bir Müslümanın, Kur'an okuyan ağzına yakışmadığını aklımızın bir köşesinde tutarak konuşmak. İsraftan kaçınmak ve benzeri bir çok konuda diğer aylarda da olmamız gerektiği gibi Ramazan ayında da dikkatli olmalı, hatta daha da dikkatli olmalıyız.



Aslında hepimizin sık sık duyduğu şeyler olmasına rağmen, belki tekrar hatırlatmanın faydalı olacağı bazı bilgileri toparlamak istedik.

Allah Teâlâ bizlere Kur'an-ı Kerîm'de Ramazan'ı nasıl ihya etmemiz gerektiğini bildiriyor. 
  • Oruç tutarak (Bakara 184,185)
  • Hasta ya da yolcuysak daha sonra tutamadığımız günler sayısınca kaza orucu tutarak (Bakara 184, 185)
  • Oruç tutamıyorsak fidyesini vererek (Bakara, 184)hatta fidyeyi daha fazla verirseniz umulur ki Rabbinizin hoşuna gider. Hele bir de şartları zorlayıp oruç tutarsanız o sizin için daha hayırlı diyor Allah Teâlâ.
  • Akşam ve imsak vakitleri arasında yiyip içme, eşlerimize yaklaşma ehliyetiyle fakat itikaftayken eşlere yaklaşmayarak (Bakara, 186)
  • Allah'ın koyduğu hududlara uyarak (Bakara, 186)
  • Hacc ve umreyi tamamlayarak (Bakara, 196)
  • Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini hakkıyla eda ederek (Kadîr Suresi, 1-5)

Peki efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan hakkında bize neler söylemiş biraz özetlemeye çalışalım inşallah:

Ramazan orucu İslam'ın 5 şartından biri (Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19-22) ve haramlarla zedelenmediği sürece bizler için bir kalkan (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163). Daha önce de belirttiğimiz üzere oruçluyken kötü söz söylemekten ve kavga etmekten sakınmalı, birisi bize çatarsa oruçlu olduğumuzu söylemeliyiz (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163). Ramazan süresince yalanı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmeliyiz. Aksi taktirde tuttuğumuz orucun hiç bir kıymeti olmaz(Buhârî, Savm 8, Edeb 51) . Oruçlu olmak öyle büyük bir fazilet ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan bile daha güzel. (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163). Cennetin reyyân kapısından yalnızca oruçlular girebilecek (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.).
Ramazan'dan önceki 1-2 gün, eğer alışkanlık haline getirmediysek, oruç tutmamalıyız (Buhârî, Savm 5, 14; Müslim, Sıyâm 21). Unutarak yediklerimiz orucumu bozmaz bu yüzden orucu bozmayıp devam etmeliyiz (Buhârî, Savm 26, Eymân 15). İşte bu şekilde tuttuğumuz oruçlar madden ve manen bize sıhhat de verecektir (Heysemî, 203 III, 179). Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek tutulan Ramazan orucu geçmiş tüm günahlara kefaret (Buhârî, Îmân 28, Savm 6) ve her amelimiz kendimiz içinken, oruç yalnızca Rabbimiz için olup mükafatını da kendisi verecek (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163).

Ramazan ayı geldiğinde, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır (Buhârî, Savm 5). Bizim için bu, bir müjde çünkü mücadele etmek için yalnızca nefsimiz kalıyor. Üstelik Ramazan öyle harika bir ay ki, bu ayda ibadet etmenin gerçekten kolaylaştığını söyleyebiliriz. Örneğin oruçluya iftar yaptıran bir kimse oruçlu gibi sevap kazanıyor, oruçlunun sevabından da hiç bir şey eksilmiyor (Tirmizî, Savm 82). Aynı zamanda mümkün olduğunca sahura kalkmamızı, sahurda bereket olduğunu (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45) orucu açmakta acele etmemizi, orucu açmakta acele eden kulların Rabbimize en sevgili kullar olduğu (Tirmizî, Savm 13) ve bu şekilde hareket edenlerin hayır üzere yaşayacağını (Buhârî, Savm 45; Müslim, Sıyâm 48) da söylemiş RasulAllah (sav). Ek olarak orucu açarken hurmayla, bulamadığımız takdirde suyla açmamızı buyurmuşlar efendimiz (sav) (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10.).

Daha bir çok müjde ve kolaylıkla gelen Ramazan ayının diğer aylardaki günlük yaşantımızdan en belirgin farklarından birisi de teravih namazı. Gecenin bir kısmını ibadetle geçirmek niyetiyle bir araya gelen insanlar ve aralarında namaz kılan melekler...

Tüm bunları sayınca başta değindiğimiz zorluklar ve insanı üzen gelişmeler bir anda aklımızdan silinip gitti değil mi? Çünkü her zorlukta bir kolaylık vardır demiş Rabbimiz. Evet, sıcak havada veya çok uzun saatler aç kalmak zor geliyor nefsimize. Fakat Allah onun rızasını kazanmak istediğiniz bu amelinize yardım ettiği gibi, bu orucu tuttuğumuz ve içinde Kur'an-ı Kerim'in inmeye başladığı Kadir gecesinin de bulunduğu ayı öyle bir ay kılmış ki, oruç tutmanın zorluğundan yakınmaya bir kul utanır.
Başta da dediğimiz gibi bu müjdelerle dolu aya ümmet bambaşka hallerde girdi.

Hepimiz dünyanın dört bir yanında kardeşlerimizin uğradığı zulme tanıklık ediyoruz Ramazan ayına başlarken. Dünyanın bir çok yerinde din kardeşlerimiz açlıkla, susuzlukla, savaşla, ahlaksızlık tacirleriyle boğuşuyor. Bu ayda onları daha çok hatırımıza getirip yardım etmeye çalışarak, dualarımızda yer vererek ve ümmet olduğumuzu kanıksayarak geçirmeye çalışalım inşaAllah. Çünkü efendimiz (sav) ümmetin bir vücudun uzuvları gibi olduğunu, birinden biri zarar görürse hepsinin bundan etkileneceğini söylemiş (Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66).

Herkesin Ramazan'ı mübarek olsun! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu (K.S.)

Boykot'a nereden başlasak?

Bir Kitap: Dokuz Yüz Katlı İnsan