Bir Senemizin Nefesi: Ramazan
Muhtacız.
Biliyoruz ki yemeye, içmeye ne
kadar muhtaç isek oruca da o kadar muhtacız. Dünyayı, dünyalığı terk edebilmek
ve bununla dünyaya yeniden dönebilmek ömrümüze verilen bir müjdedir. Bu müjde,
oruç bir Müslüman olarak bir kul olarak bize neler hatırlatıyor? Oruç denilince
aklımıza ilk ne geliyor ? Bu sorunun cevabı Ramazan ayının orucun bizim için
neler ifade ettiğini gösteriyor. Uzun süreli bir açlık ve güzel yemeklerden öte
bir arınmayı, tatbik ve tefekkür edebilmeyi bir müjde olarak görmemiz
gereklidir.
Mutfağımız,
sokaklar nasıl Ramazan ayı için bir hazırlık içerisinde ise ruhumuzun da bu ay
için bir hazırlık içerisin de olması gerekiyor. Çünkü ruh için oruç kutlu bir
nimettir.
İnsan
hayatı boyunca kendisine verilen nimetleri, güzellikleri tefekkür etmeye vakit
bulamamakta idrak edememek de.
Ramazan
ayının başlangıcı da bitişi de bir tefekkür halidir. Göğe bakarız ve hilali
görürüz.
Güneşin
doğuşunun da batışının da artık bambaşka anlamları vardır bizim için.
Gecelerimiz Kuran-ı Kerim’in ışığıyla aydınlanır.
Bir
çağrıya kulak veririz. Dirilmek, yeniden dirilmek için. Kurumuş, susamış
dudaklardan dökülen ayetler, kalabalık cami cemaatleri en çok da içimiz de
yükselen heyecan diriltir bizi.
Otuz
günlük iç de ve dış da yaşanan bu yolculuğun sonun da bize bahşedilen bir
bayram vardır.
Bayram.
Sabahın
bir mızrak boyu yükseldiği vakit de namaz ile başlar. Şükür, bayramın başlangıcıdır.
Ramazan ayında muhabbet ile dolan kalbi eşe, dosta, şehre ulaştırılır. Bayram; gönüllerin birleşme, buluşma vaktidir.
Vaktin tek hüzünlü yanı Ramazan ayına veda ediyor olmaktır. Öyle ki insan
gelecek Ramazan’a kavuşmayı dileyerek veda eder bu aya. Bütün bunların sonun da
kendimize sormamız gereken bir soru var:
“Bu
Ramazan biz de neleri değiştirdi, gelecek Ramazan için biz kendimiz de neleri
değiştireceğiz?”
Yorumlar
Yorum Gönder