Bir Kitap: Yitip Cennet
Sezai Karakoç’un Yitik Cennet adlı kitabı ‘’BİR KİTAP’’
köşemizin yeni konuğu…
Değinilen konuların oldukça fazla olduğu ve okuyucuya farklı
bir bakış açısı kazandırabilen bu kitaptan alıntılarla büyük çoğunluğunu
oluşturduğumuz yazımızı naçizane kitap dışı cümleler de ekleyerek sizlere
sunuyoruz.
Kitabı okuduğunuzda çok daha fazlasını bulacaksınız....
Son zamanlarda daha da derinden hissediyoruz ve hep birlikte
yaşıyoruz.
Sanki İnsan, Hakkın yanında
olabilmek için, batıla karşı savaşabilmek için daha da güçleniyor acıyla.
Ve
Daha samimi,
Daha güçlü,
Veriyor mücadelesini.
"Kolay iman bir inkâra
dönüşebilir. Ama çile çekilerek erilen inanç, inkârların fırtınasına
dayanıklıdır. Zelzele geçirmiş, sel baskınına uğramış, rüzgârlarla sarsılmış, fakat
yine de yerinde sapasağlam duran bir yapı ile her türlü dış etkiden uzak veya
mahrum tutulan bir yapı bir midir?"
Ne derdi büyüklerimiz, siz hiç zorluk görmediniz, sıkıntı
çekmediniz, rahata alıştınız. O yüzden bu hallerdesiniz. Olmak için yanmak gerekiyor ya hani. Belki öyle bir şey…
"Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın
koşuyu yapacak çocuk olabilir misin?’’
"Cennette hiçbir sarsıntıya uğramadan yaşayacak olan
insanoğlu mu, yoksa ayağı kayarak yeryüzüne düşen ve orda ab-ı hayatı
ararcasına karanlıklar arasında geçen, dünya çilesini çektikten sonra Tanrı’ya
özlem duyan insan mı?"
"Yurdunu hangi insan daha çok sevecektir: doğduğu yerden
ölünceye kadar hiç ayrılmayan insan mı? Yoksa en genç çağında yurdundan
ayrılarak savaşa gitmiş, esir düşmüş, bir daha dönme umudunu tam yitirmişken
ansızın esen hızır yeliyle kendisini yine ülkesinde bulan insan mı?’’
İnsanoğlu zor zamanlarında umutsuzluğa kapılabiliyor. Artık
yapacak hiçbir şeyin kalmadığını düşünmeye başlıyor, düşündükçe de derinleşiyor
bu his.
Kalkıp devam etme isteğini, her şarta her duruma karşı
savaşma isteğini içinde tuttuğunda ise Allah kuluna bir yol gösteriyor, Nuh’un
gemisi gibi.
"Her çağda, şartlar
ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh’un Gemisi vardır.
İnananlar ona sığınırlar ve onu felaketlerin yatıştığı veya erişemediği, trajik
çizgilerin durgunlaştığı bir yere ulaştırabilirse, kurtuluş yeniden başlayacak
demektir.’’
İyiliklere yaklaşmalı azar azar hatta çokça
ve dahi kötülüklerden uzak durmalı (kaçar gibi olsa güzel
olur sanıyorum ama herkes gücünün yettiğince) azar azar da olsa
ve herkes bir ucundan başlamalı dirilmeye.
Karar verdiğimiz anda ise Rabbimizden istemeliyiz Hakkıyla
devam edebilmeyi. Gerçekten istemeliyiz. Çabalamalıyız. Bu kez doğru ve gerçek
şeyler için.
Ve
Dirilmek için
beklememeliyiz saat başını, hafta başını,
Dakikaları boş durarak yuvarlamamalıyız tam saatlere.
Karar verdiğimiz an en güzel andır işte.
<Sabahı beklemeyiniz dostum, geceden yola çıkınız. Olur
ki uyuyakalırsınız. Sırtınızdaki çıkında ebedi gayenin dürülmüş azıkları varsa
ne mutlu size. Gece serindir, yapraklardan süzülen yel gözlerinizdeki yaşları
kuruturken ruhunuzda kâinatın derin sessizliğini taşıyarak sabaha doğru yürüyüp
fecri başlatınız.>
"Siz de, bir
uygarlığın son çocukları, evet siz de, tekrar o uygarlığı yücelten, en parlak
vakitlere eriştiren öze dönerek onu yeniden ihya edebilirsiniz. Bunu yaparsanız
onun aşkı sizi saracak, siz adeta bir mucize ikliminde ilerler gibi
olacaksınız, şeytan veya şeytani sistemlerin hiç biri size engel olamayacak. Sizi
aşk yönetecek. Ve siz tekrar hakikatin bayrağını dünyaya dikecek, ilahi siteyi
gerçekleştirecek, Hakkın medeniyetini zafere ulaştıracaksınız. Ve bunun armağanı
olarak varılacak yere daha o anda varmış olacaksınız, erilecek alana ermiş
bulunacaksınız."
"Yüzümüzü Allah’a
çevirdiğimiz vakit, başka bir iklim, başka bir mevsim başlamıştır."
Yeni başlangıçlar
için Bismillahirrahmanirahim!
Yorumlar
Yorum Gönder