Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ey Talib! Yolun Sonu Neresi? (3)

Resim
“Cenab-ı Aşk” kitabının üçüncü ve son bölümü: “ bir kafes bir kuş aramaya çıktı ”. Bu başlıktan sonra noktayı koyup susası geliyor insanın… Aramakla başlamıştı yolculuk, “talib” ol dedi önce Cündioğlu ilk bölümle; bir parmak bal sürdü ağzımıza zihnimizin nicedir hasret olduğu karmaşıklıkla…O karmaşa merak ettirdi de bizi, ikinci adımı atıp “kendimizi” aramaya koyulduk. “Kendi” dedi ikinci bölümde; kendini nasıl bilebileceğini öğretti, kendilik ne demek bildirdi. Yola niyetlenen yol alır, yol alan menzile varır dedik ve geldik üçüncü bölüme…Üçüncü bölümde “ölüm” geldi çattı; biz de sorduk haliyle “yolun sonu neresi?”…. Anlamakta, idrak etmekte ve alıp kabul etmekte en çok zorlandığım bölüm olsa gerek… Ölümün bizde uyandırdığı korku ve kaçma isteğinden bahsederek başlıyor Cündioğlu ama kelimelerin ve anlamların zıtlarıyla açıklıyor ölümü: Ölüme razı olmak… yani narına da nuruna da rıza vermek…Becerilebilirse kaçmamak, kaçılabileceği vehmine kapılmamak…bilakis bil...

Bir Film: Altın ve Bakır (2)

Resim
Altın ve Bakır filminin kritiğine, filmden bir kaç sahneye daha yer verdiğimiz son yazı ile devam ediyoruz. Tüm yaşanan zorlukların etkisiyle gayet insani olarak bir ara Zehra ve Seyyid birbirlerine seslerini yükseltirler ve tartışırlar. Tartışmanın ardından: Zehra Sadat: Özür dilerim Seyyid, beni affet. Seyyid Rıza: Öyle deme üzülüyorum, sen beni affet. Zehra Sadat: Peygamber evladına hizmet edeyim diye eşin oldum, bunun yerine sana bir yük oldum. Seyyid Rıza: Peygamber soyundan olmak liyakat ister. Uzun yıllar boyunca benimle ilgilendin.  İzin ver ben de sana hizmet edeyim. Sonra, çevremde olan biteni anlarım. Zehra Sadat: Sen bana daha önce hiç bağırmamıştın. Maşallah sesin de... (utanır) :) Seyyid Rıza: Eğer bir daha sana sesimi yükseltirsem, Allah beni affetmesin. Günümüz filmlerindeki eşlerin ilişkileri üzerine sahnelerde pek de rastlayamayacağımız incelikte bir sahne. Müslüman çoğunlukta olmasına rağmen toplumumuzda bile aile ilişkileri dini boyutundan çok...

Bir Film: Altın ve Bakır

Resim
Bazı filmler öyle doğru zamanda gelir ki, etkisinden çıkmak kolay olmaz. Bu sadece zamanlamanın etkisi değildir elbette ki; film sonunda size kattıklarıyla önemli bir yere oturur hayatınızda. Karine Kültür Sanat Köşesi olarak film önerilerimizde hayata bakış açımızda farklı bir pencere açabilecek, kimi zaman düşündürecek kimi zamansa insanın içini rahatlatacak filmler seçmeye çalışıyoruz. Fakat bazı filmler vardır ki üzerine söyleyecek çok şey bırakır. İki hafta öncesinin film önerisi olan Altın ve Bakır da böyle bir filmdi bizler için. Seyyid Rıza, iki çocuk babası bir ilim öğrencisidir. Eşi Zehra Sadat ve çocuklarıyla Tahran'a taşınırlar. Böylece Seyyid Rıza burada ilim eğitimini tamamlamak için ahlak derslerini alacaktır. Ancak işler pek beklenildiği gibi gitmez ve Seyyid Rıza, eşinin MS hastası olduğunu öğrenmesiyle büyük bir kargaşanın içine düşer. Bir yanda eşinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye çalışırken bir yandan da çocuklarına hem annelik hem de babalık yapmak...